rehberlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rehberlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20081101

AVUKATLIK

Bireylerin birbirleriyle ve devletle ilişkilerinde ortaya çıkan anlaşmazlıklarda hukuki bilgisine başvurulan ve bireyleri ilgili yerlerde, özellikle mahkemelerde temsil eden ve haklarını savunan kişidir.

- Bir kimsenin avukatlığını kabul etmeden önce davasını aldığı kişiyi (müvekkilini) dinler, yararlı olabileceğine inanırsa davayı kabul eder, - Dava konusu ile ilgili yasaları, yüksek mahkemelerin kararlarını inceler, - Dava ile ilgili geniş araştırma ve inceleme yapar, - Mahkemelerde çeşitli davalar açar veya müvekkili aleyhine açılan davaya katılır, - Dava ile ilgili tanıkları mahkeme heyetine dinletir ve sorular sorar, - Kararın müvekkili lehine sonuçlanmasını sağlamak için savunma metnini hazırlar ve savunma amacıyla konuşma yapar, - İcra takipleri yapar, - Yeni çıkan yayın ve kanunları takip eder ve yorumlar.

KULLANILAN ALET VE MALZEMELER
Kırtasiye malzemeleri (dosya, kağıt, kalem vb.), daktilo, bilgisayar, avukatlık cübbesi, mevzuat (Anayasa, uluslararası sözleşmeler, yasa, tüzük, yönetmelik, yargı kararları vb.).
MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER
Avukat olmak isteyenlerin; - Normalin üstünde akademik ve sözel yeteneğe, - Olaylar ve ilkeler arasında ilişki kurabilme gücüne, - Olayları derinliğine araştırma merakına, - Başkalarını anlayabilme ve etkileyebilme yeteneğine, - Akıcı konuşma becerisine, - Sorumluluk duygusuna sahip kimseler olmaları gerekir.
ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI
Avukatlar, büro ve adliye gibi kapalı ortamlarda, gerektiğinde keşif çalışmaları için açık alanlarda çalışırlar. Çalışmaları sırasında, müvekkilleriyle, yargıç (hakim) ve savcılarla, adli personelle, emniyet görevlileriyle iletişim halindedir.
ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ BULMA OLANAKLARI
Bu meslekte iş alanı oldukça geniştir. Kişi, kamu kurumlarında, özel şirketlerde çalışabileceği gibi kendi işyerini açıp bağımsız da çalışabilir.
MESLEK EĞİTİMİNİN VERİLDİĞİ YERLER
Mesleğin eğitimi, çeşitli üniversitelere bağlı hukuk fakültelerinde verilmektedir.
MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ KOŞULLARI
Bölüme girebilmek için Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda (ÖSS) yeterli “Eşit Ağırlık (EA)” puanı almak gerekmektedir.
EĞİTİMİN SÜRESİ VE İÇERİĞİ
- Temel eğitimin süresi 4 yıldır. Ön eğitim tamamlandıktan sonra 1 yıllık staj dönemi vardır. Eğitim süresince; Medeni Hukuk, Anayasa Hukuku, İktisat, Borçlar Hukuku, İdare Hukuku, Devletler Umumi Hukuku, Ceza Hukuku, Mali Hukuk, Türk Hukuk Tarihi, Sosyoloji, Ticaret Hukuku, Hukuk Metodolojisi, Umumi Hukuk Tarihi, Avrupa Hukuku, Çevre Korunması Hukuku, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku, İcra-İflas Hukuku, Adli Tıp, Devletler Özel Hukuku, Askeri Ceza Hukuku gibi dersler alırlar. - Staj süresince stajyer avukatlara yönelik çeşitli seminer ve ödevler verilmektedir. Staj sonunda, Baro Yönetim Kurulunca sözlü sınav yapılır, başarılı olanlara “Avukatlık” belgesi verilir.

MESLEKTE İLERLEME
Hukuk fakültelerinde master ve doktora tezlerini vererek hukuk alanında bir branşta öğretim üyesi olarak çalışabilirler. Avukatlar, gerekli eğitimi aldıktan veya stajları yaptıktan sonra hukuk müşaviri, savcı, hakim, noter olabilirler. Ayrıca, yürüttükleri davalarda branşlaşma söz konusu olabilir. BENZER MESLEKLER: Hakimlik, savcılık, noterlik.

BURS, KREDİ VE ÜCRET DURUMU
- Mesleki eğitim süresince koşulları uygun olan öğrenciler Yüksek Öğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan öğrenim kredisi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan burs alabilirler. - Kendi adına çalışan avukatların kazançlarını tahmin etmek oldukça zordur. Meslekte uzmanlaşmalarıyla orantılı olarak kazançları değişmektedir. Değişik kurum ve işletmelerde çalışan avukatlar ise çalıştıkları kurumun ücret politikasına göre gelir elde ederler.

DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN BAŞVURULABİLECEK YERLER
- İlgili Eğitim Kurumları, - Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Ankara Meslek Danışma Merkezi, - Bünyesinde Meslek Danışma Merkezi Bulunan Türkiye İş Kurumu İl Müdürlükleri.
Avukat, hukuk öğrenimi görmüş ve adalet önünde kişilerin haklarını savunmayı meslek edinmiş kimselere denir. Avukat aynı zamanda yasalarla ilgili konularda kişilere yol gösterir. Bir avukat serbest ya da bir kuruma bağlı olarak çalışabilir.

Avukatların çoğu hukukun belirli bir alanında uzmanlaşırlar. Belirli konuda uzman olan avukatlar davalara girerek dava avukatı (bazı ülkelerde) olabilir. Bu uzmanlaşma çeşitli konularda kendine başvuranlara danışmanlık yapmak, yol göstermek biçiminde de olabilir. Bir avukat önce söz konusu olayı ya da durumu hukuk açısından değerlendirir, sonra davayı üstlenir. Hukuk deyimiyle "müvekkil" denen savunacağı kişiyi temsil yetkisi aldıktan sonra da gerekli işlemleri yürütür. Duruşmalarda davacı ya da davalıyı, vekili olarak yargı önünde temsil eder. Vasiyetname, sözleşme gibi hukuksal belgeleri düzenlemek de avukatın görevleri arasına girer.
Bazı ülkelerde, avukatlık yapabilmek için, avukatların meslek kuruluşlarına üye olmak zorunludur.

Türkiye'de avukatlık
Türkiye'de avukat olabilmek için önce bir hukuk fakültesini bitirmek, sonra bir yıllık staj yapmak gerekir. 2001 yılı Mayıs ayında Avukatlık Kanununda yapılan değişikle Türkiye'de Avukatlık yapabilmek için staj'dan sonra yeterlilik sınavını geçme şartı da getirilmişse de 14 Aralık 2006 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 5558 sayılı kanunla sınav kaldırılmıştır.
Avukatlık Stajının ilk altı ayı adliyede, ikinci altı ayı ise bir avukat yanında yapılır. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmayanlar avukatlık yapamazlar. Başka bir ülkede hukuk öğrenimi görenlerin avukatlık hakkını kazanması için fark derslerinden sınava girmesi zorunludur. Türkiye'de avukatların belli konularda uzmanlaşma zorunlulukları yoktur. Her tür davaya girebilirler. Avukatlar duruşmalara cüppe giyerek çıkarlar; avukatların cüppeleri yargıç ve savcılarınkinden farklıdır.

Ülkemizde de avukatların meslek kuruluşu Baro adıyla bilinir ve ancak bu kuruluşa üye olanlar avukatlık yapabilirler. Resmi kurumlarda çalışan avukatların barolara üye olma zorunlulukları yoktur. Türkiye Barolar Birliği, baroların üye olduğu kuruluştur.
CMK hükümleri gereği avukat tutamayacak durumda olan zanlı ya da sanığa müdafii sağlanabilir. Müdafii olarak görevlendirmeyi baro yapar, ancak müdafii olarak görevlendirilen avukatın ücreti bu iş için ayrılmış fondan ödenir.

1 Haziran 2005 de yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) uyarınca gerek soruşturma (dava açılmadan önceki aşama) gerek koğuşturmanın (iddianamenin mahkemece kabulüne karar verilmesinden sonraki dönem)her aşamasında hem şüpheli/sanık hem de müşteki/katılanın avukat bulundurma hakkı vardır. 1 Haziran 2005 de yürürlüğe giren yeni Ceza Muhakemesi Kanunu ile 18 yaşından küçükler, atılı suçlamanın üst sınırı 5 yıl veya daha fazla olan fiiller için ifade ve sorguda avukat bulundurulması zorunludur. Diğer hallerde isteğe bağlı olarak avukat bulundurulabilir.

Diğer davalar için, avukat bulundurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, bu davalarını avukat aracılığı ile yapmak isteyen fakat bunun için mali gücü bulunmayan kişiler, Baroya başvurarak adli yardım kapsamında kendilerine bir avukat tayin edilmesini isteyebilecekleri gibi, adli yardımdan yararlanmak isteğiyle dava açabilir ve davayı açtıkları mahkemenin adli yardım kararı vermesini isteyebilir.

ABD Missouri Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uzmanı Prof. Dr. Norman Gysbers, teknolojiyle ilgili konularda, özellikle de biyoteknoloji ve gen mühendisliği gibi alanlarda insan kaynağı talebinin artacağının öngörüldüğünü söyledi.Prof. Dr. Norman Gysbers, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) Derneğinin düzenlediği 2'nci Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulamaları Sempozyumu için geldiği Konya'da, AA muhabirine, ÖSS'nin ardından tercih aşamasına gelen öğrenciler için değerlendirmelerde bulundu.Üniversitede hangi bölümün tercih edileceğinin önemli bir konu olduğunadikkati çeken Gysbers, tercih yapılırken sadece elde edilen puanın değil, öğrencinin kendi isteklerinin de önem taşıdığını belirtti.
Meslek tercihinin, uzun yıllar içinde gelişen bir ilgi sürecinin ürünü olduğunu ifade eden Gysbers, bu konuda üniversite aşamasına kadar okuldaki psikolojik danışmanlardan destek temin edilmesinin, okuldaki psikolojik danışmanlarla sürekli temas halinde olunmasının doğru meslek seçimini kolaylaştıracağını vurguladı.Prof. Dr. Gysbers, şunları kaydetti:"Öğrencilere okuldaki psikolojik danışmanlarıyla ilişkilerini sürdürüp, kendi yetenekleri oranında tercih yapmalarını öneriyoruz.
ABD'de tercih aşamasına gelen öğrenciler bize, 'önümüzdeki dönemlerde hangi meslek daha popüler olacak, hangi mesleği tercih edelim' diye soruyor.Bu soruya verdiğimiz cevaplar Türkiye'deki gençler için de faydalı olabilir. Teknolojiyle ilgili konular, özellikle de biyoteknoloji ve gen mühendisliği gibi alanlarda insan kaynağı talebinin artacağı öngörülüyor.Bunun dışında, toplumların gelişmesine bağlı olarak önümüzdeki süreçte sosyal bilimler alanına olan talepte de artış yaşanacağı tahmin ediliyor, bu meslek dalı da düşünülebilir.
"Tercihte ailenin etkisiAilelerin, gençlerin meslek seçiminde önemli etkiye sahip olduklarını vurgulayan Gysbers, sözlerine şöyle devam etti:"Zaman zaman aileler kendi sahip olamadıkları meslekleri çocuklarının yapmasını arzu etmektedir. Böyle davranan aileler, çocuklarını zorlamış olur, bu istenmeyen bir durumdur.İstenen şey ise hem birey hem de ailesiyle konuşarak, birlikte çalışarak, bilgiye ve o çocuğun gereksinmelerine dayalı tercihler yapmalarıdır. Bu konuda Türkiye'deki okulların psikolojik danışmanları ve rehber öğretmenleri, önemli katkı sağlayabilirler."

20080422

VERİMLİ ÇALIŞMA VE ÖĞRENME YOLLARI

Olumlu ve yeterli ortama sahip olmalarına rağmen, bazı öğrencilerin başarısız olmalarının nedeni; verimli çalışma ve öğrenme yollarını bilmemeleridir. Verimli çalışma ve öğrenme yollarını bilmek her öğrenci için ihtiyaçtır.

Öğrenme Nedir
Öğrenmenin sınırı yoktur, yaşam boyu devam eder.
Öğrenme davranışların değişmesidir. Bilmediğimiz bir bilgiyi bilir hale gelmemiz, yapamadığımız bir etkinliği uygula duruma gelmemiz bir öğrenmedir. En yalın tanımla öğrenme, bilebilme, yapabilmedir. Öğrenmenin sınırı yoktur, yaşam boyu devam eder. İnsanoğlu her şeyi bilmek doğaya hakim olmak ister.
Bugünkü uygarlığı da insanın öğrenme merakı yaratmıştır.
İnsanın bilinçli bir varlık olarak neyi, niçin ve nasıl yapacağını bilmek hem hakkı hem de insan olma sorumluluğunun gereğidir. Öğrenme işinin zaman, amaç, merak ve irade ile yakın ilgisi vardır. İrade ve zamanın nasıl kullanılacağını bilmek, öğrenme yollarını bilmektir. Orta öğretim programlarına alınan ders konuları planlı çalışma alışkanlığını edinen öğrencilerin başarabilecekleri düzeydedir.

Öğrenme İlkeleri
Öğrenme bir amaca yönelik olmalıdır. Amaçsız öğrenme olamaz. Amaçlı çalışma aynı zamanda öğrenmeye karşı bireyde istek uyandırır.
Öğrenme tecrübeye dayanmalıdır. Tecrübe ile öğrenilen bilgiler öğrencinin benliğini sarar ve aynı zamanda manevi bir haz duygusu oluşturur. Öğrencinin kendine güvenini arttırır.
Öğrenme isteğe bağlı olmalıdır. Bu istek de öğrenilecek konunun ana hatlarının önceden kavranmış olması ile yakından ilgilidir.

Planlı Çalışınız
Başarılı olmak için planlı çalışmak gerekmektedir. Planlı çalışmak bir işi parçalara bölüştürmek sonunda da zamanlara paylaştırılan işi gerçekleştirmektir. Plan sizi belli zamanlarda belli işleri bitirmeye zorlayacaktır ve bu plan doğrultusunda çalışan öğrencinin başarısı mutlaka artacaktır.
Planlı çalışabilmek için, günlük zaman cetveli hazırlamak ilk adımdır. Günlük plan sadece çalıştığınız konularda değil günlük diğer çalışmalarınızın, dinlenme, eğlenme konularınızın neler olacağını, bunlara ne kadar zaman ayıracağınızı da göstermelidir.

Belirlediğiniz bu zaman çizelgesini kullanmak kolay iş değildir, özellikle başlangıçta bu konuda kendinizi zorlamanız gerekmektedir. Kısa süreli bu sıkıntılarınızın, ileride sizi bekleyen mutlu, başarılı ve doyurucu yıllar için yatırım olduğunu düşünmek sizi çalışmaya yönlendirebilecektir. Alışkanlık oluşmaya başladığında ise belli zamanlarda belli işleri yapmadığınızda duyacağınız sıkıntı, düzenli çalışma alışkanlığının pekişmesine neden olacaktır. En önemli nokta hazırladığınız planınızı, zorunlu olmadıkça günü gününe, saati saatine hiç değişiklik yapmadan, herhangi birini atlamadan gerçekleştirebilmektir.

Çalışma Zamanını İyi Ayarlayınız
Çalışmanızı en kolay öğrendiğiniz, dikkatinizi en kolay toplayabildiğiniz saatlerde gerçekleştirmeniz gerekmektedir.
Yaygın görüşe göre yarım saatten az bir çalışma verimsizdir. Yarım saatten kısa süreler, bir kitabı karıştırmak, liste yapmak gibi işler için kullanılabilir. Verimli çalışma için en yararlı zaman dilimleri birer saatlik sürelerdir. Ancak bir yazı yazma, ödev hazırlama gibi çalışmalar için iki üç saat ayrılabilir. Çalışmanızı en kolay öğrendiğiniz, dikkatinizi en kolay toplayabildiğiniz saatlerde gerçekleştirmeniz gerekmektedir. En verimli saatler, bir çok insan için sabah saatleridir.
Zamanınızı planlarken; başkasını örnek almak yerine, kendi yetenek, ön bilgi, beceri, tutum ve ihtiyaçlarınızdan yola çıkmanız daha yararlı olacaktır.

Bir öğrenci için okul saati dışında iki saatlik dinlenme süresi uygun görülmektedir. Bu saatleri sosyal faaliyetler, sohbet, dinlendirici okuma, resim, müzik, spor ve koleksiyon çalışmalarının biri ya da birkaçı ile doldurabilirsiniz. 40-60 dakikalık etkili bir çalışmadan sonra 5-15 dakika kadar dinlenmek gerekmektedir. Kısa dinlenmelerde dikkatin dağılmaması için çalışma yerinden fazla uzaklaşmamak gerekmektedir.

Çalışma Yerinizi Belirleyiniz
Masası, sandalyesi, ısısı, ışığı ve gürültüden uzak bir odanızın bulunması başarı kazanmada önemli ölçüde rol oynar. Eğer evde özel bir çalışma odası yoksa, günlük odadan bir köşeyi çalışma yeri olarak ayırmak gerekmektedir. Ders kitapları, yardımcı kitap ve diğer araç gereçleri rahatlıkla alınabilecek bir yerde bulundurmak kolaylık sağlayacaktır.
Ders çalışırken mutlaka masa başında oturulmalıdır. Yatarak ya da ciddiyetten uzak bir ortamda ders çalışmak başarısızlığa neden olur. Eğer evde bir çalışma ortamı yok ise okul kitaplığının belli bir köşesi çalışma yeri olarak kullanılabilir.

Dikkatin Çalışma Konusu Üzerinde Yoğunlaşması
Çalışmaların verimli olabilmesi için dikkatin çalışma konuları üzerinde yoğunlaştırılması önemlidir. Bunun için:
a- Dikkatin dış uyarıcılardan mümkün olduğu kadar uzak tutulması ve bu amaçla çalışma yerinin ve ortamının iyi seçilmesi,
b- Not alınması,
c-Güçlü amaçlar seçilmesi,
d-Ele alman konunun günlük yaşamla bağlantısının kurulması gerekmektedir.
Anlama Gücünün Geliştirilmesi Öğrenmek, anlamak demektir. Anlama gücünün geliştirilmesi için konunun dikkatle okunması, öğrenilenlerin eski bilgiler ile benzerlik ve bağıntısının kurulması, örneklere dikkat edilmesi, okunulan konunun ana fikrinin ortaya çıkarılması hususları üzerinde durulması gerekir.

A. İnceleme:
Bir kitabın veya yazının incelenmesi o kitap hakkında genel bir bilgi sahibi olmak demektir. Bu da kitabın adının, yazarının, basıldığı yılın, kapağındaki tanıtıcı yazıların önsözü ile içindekilerin ve ana başlıkların genel olarak gözden geçirilmesi ile mümkün olur. Eğer kitabın devamından yararlanılmak isteniyor ise o zaman daha ayrıntılı bir inceleme yapılmalıdır.

B. Sorular oluşturma:
Her kitabı veya yazıyı bir takım sorulara cevap bulmak için okumak gerekir. Bu nedenle okumaya geçmeden önce, yapılan incelemeden de yararlanılarak söz konusu kaynaktan cevaplan bulunabilecek sorular belirlenmelidir. Bu sorular okuyucuyu daha dikkatli okumaya yöneltecektir.

C. Okuma:
Bir ders kitabını ya da düşündürücü bir eseri okurken beyin güçlerini konuya yöneltmek gerekir. Okuduğunu anlamadaki başarı iyi ve hızlı okuyabilmeye bağlıdır. Okuma sırasında niçin, nasıl, nerede, ne zaman, kim gibi sorular okuyanın kafasında merak uyandırmalıdır. Özelden genele doğru gitmede kitabın her bölümünün ve sonuçta tümünün ana düşüncesini bulmak gerekir. Ele alınan konunun veya yazının en az iki defa okunması anlamanın ön şartıdır.

İlk okumada kitap ya da yazıdaki ana ve yan düşünceleri tespit etmek gerekir. Bu sırada not çıkarma ve satırların altını çizme gibi işlemler yapılmamalıdır. İkinci okumada ise; ana ve yan düşünceler kesin olarak belirlenmeli ve satır altlan çizilmelidir.

a. İyi okumak: Bütün parça-bütün yöntemindeki çalışmaları yerine getirmek iyi okumak demektir.
b. Hızlı okumak: İyi ve etkili okuma deyince, okuduğunu anlamak ve hızlı okumak akla gelir. Ancak hızlı okumayı engelleyen faktörler vardır.
Kavrama uzaklığının ve kesintilerinin kısa oluşu; bazı kişiler bir yazıyı okurken bir veya daha çok kelimeyi kavrayabilirken bazıları tüm satırı kavrayabilmektedir. Buna kavrama uzaklığı denir.
Sık sık geriye dönüş; kavrama uzaklığı ne kadar uzak olursa geriye dönüşler o oranda çoğalır ve zaman kaybına neden olur.
Sessiz okuma alışkanlığının kazanılmış olmasıdır.

Okuma hızının geliştirilmesi için; gözlerin kusursuz olması ya da göz kusurlarının giderilmiş olması, sözcük dağarcığını zenginleştirmek, çok okumak, sözlük ve ansiklopedi gibi kaynak kitaplardan yararlanmayı alışkanlık haline getirmek, yeni, yabancı ve teknik sözcükleri not etmek ve bunları günlük konuşmalarda ve yazılarda kullanmaya çalışmak gereklidir.
Okumayı geliştirmede ön şart iyi ve sürekli okuma alışkanlığı edinmek, günde en az 15-20 dakikalık bir zamanı okumaya ayırmaktır. Okumayı daha iyiye götürmek için okuldaki Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri ile işbirliği yapılabilir.

D. Hatırlama-Özetleme:
Okuduklarını yeniden gözden geçirmeyen hatırlamaya çalışmayanlar, öğrendiklerinin yarısını kitabı bıraktıktan bir süre sonra unutmaktadırlar. Bu nedenle öğrendiklerimizi unutmamak için düzenli bir çaba göstermek zorundayız.
Gözden geçirme ve hatırlama çalışmalarınızı parça parça yürütmelisiniz. Her başlık altındaki parçayı dikkatle okuduktan sonra durunuz, okuduklarınızı hatırlamaya çalışınız. Eğer zamanınız sınırlı ise konunun ana çizgilerini belirlemekle yetinebilirsiniz.
Okuduğunuz yere bakmadan o parçayı başarı ile özetleyebilirseniz o parçayı anlamışsınız demektir.

Özetleme: Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta okunulan yazının özünü yakalamak ve bunu okunan yazıya bakmadan kendi sözcükleriniz ile oluşturacağınız cümleler ile okunaklı ve kısaca yazabilmektir.
En kolay özetleme paragraf paragraf yapılan özetlemedir. İkincisi paragraf kümelerinin özetlenmesidir. Üçüncüsü bölümlerin özetlenmesidir. En son aşama ise yazının tümünün özetlenmesidir.
Özet çıkarırken yazıdaki planı bozmamaya, yazının amacını yitirmemeye, ana düşüncesini ve onu destekleyen yardımcı düşünceleri belirtmeye ve yazıdaki anlamı korumaya çalışılmalıdır.

E. Tekrarlama:
Bu aşamada, okuyup öğrendiklerinizin doğru olup olmadığını denetlemiş ve doğru olanları pekiştirmiş olacaksınız. Doğrulama amacı ile yapacağınız ilk iş, okuduğunuz kitap ya da yazının genel yapısını incelemektir. İkinci işiniz kitap ya da yazı ile ilgili olarak oluşturduğunuz soruların tümünü cevaplayıp, cevaplayamadığınızı yoklamaktır. Cevaplanması gereken yeni sorular ortaya çıkmışsa, onları da cevaplamış olmalısınız. Üçüncü işiniz ise kitap ya da yazıyı yeniden okumak ve notlarımızdaki eksiklikleri tamamlamaktır.

Not alma:
a. Öğretmenin anlattıklarından özellikle ders kitabında bulunmayan açıklamanın,
b. Bir konferansçının anlamlı bulunan düşüncelerinin,
c. Okunan kitap ya da yazıda ilginç bulunan düşüncelerin,
d. Bir gezide ilginizi çeken özelliklerin,
e. Herhangi bir anda akla gelen ilginç görüşlerin kısa sözlerle yazılması, not alma olarak tanımlanabilir.

Yararları:
a. Konuyu kısaltarak not tuttuğunuz için ifade yeteneğiniz gelişir.
b. Öğrenilenler zamanla unutulsa bile bu konu ile ilgili notları okumakla konuyu hemen hatırlarsınız.
c. Not tutma anında dikkat devamlı olarak bir toplandığından bilgi ve fikirler kolayca zihninize yerleşir.
d. Tertip ve düzenleme yeteneklerinizi arttırır. e. Sizi sürekli olarak etkin, uyanık ve gelişmeye açık tutar.

Not almada dikkat edilecek noktalar:
Not almaya başlarken tarih koyunuz.
Not tutarken belli bir plana göre hareket edilmelidir. Plan ve taslak, notların düzenli olarak yazılmasına yardım eder. Bir konuyu bölüm ve kısımlara ayırarak not alınız.
Notlar kısa ve özlü fikirleri kapsamalıdır.
Notlar kendi ifadelerinizle yazılmalıdır.
Notları yazarken düzenli ve okunaklı bir ifade kullanılmalıdır.