20080422

VERİMLİ ÇALIŞMA VE ÖĞRENME YOLLARI

Olumlu ve yeterli ortama sahip olmalarına rağmen, bazı öğrencilerin başarısız olmalarının nedeni; verimli çalışma ve öğrenme yollarını bilmemeleridir. Verimli çalışma ve öğrenme yollarını bilmek her öğrenci için ihtiyaçtır.

Öğrenme Nedir
Öğrenmenin sınırı yoktur, yaşam boyu devam eder.
Öğrenme davranışların değişmesidir. Bilmediğimiz bir bilgiyi bilir hale gelmemiz, yapamadığımız bir etkinliği uygula duruma gelmemiz bir öğrenmedir. En yalın tanımla öğrenme, bilebilme, yapabilmedir. Öğrenmenin sınırı yoktur, yaşam boyu devam eder. İnsanoğlu her şeyi bilmek doğaya hakim olmak ister.
Bugünkü uygarlığı da insanın öğrenme merakı yaratmıştır.
İnsanın bilinçli bir varlık olarak neyi, niçin ve nasıl yapacağını bilmek hem hakkı hem de insan olma sorumluluğunun gereğidir. Öğrenme işinin zaman, amaç, merak ve irade ile yakın ilgisi vardır. İrade ve zamanın nasıl kullanılacağını bilmek, öğrenme yollarını bilmektir. Orta öğretim programlarına alınan ders konuları planlı çalışma alışkanlığını edinen öğrencilerin başarabilecekleri düzeydedir.

Öğrenme İlkeleri
Öğrenme bir amaca yönelik olmalıdır. Amaçsız öğrenme olamaz. Amaçlı çalışma aynı zamanda öğrenmeye karşı bireyde istek uyandırır.
Öğrenme tecrübeye dayanmalıdır. Tecrübe ile öğrenilen bilgiler öğrencinin benliğini sarar ve aynı zamanda manevi bir haz duygusu oluşturur. Öğrencinin kendine güvenini arttırır.
Öğrenme isteğe bağlı olmalıdır. Bu istek de öğrenilecek konunun ana hatlarının önceden kavranmış olması ile yakından ilgilidir.

Planlı Çalışınız
Başarılı olmak için planlı çalışmak gerekmektedir. Planlı çalışmak bir işi parçalara bölüştürmek sonunda da zamanlara paylaştırılan işi gerçekleştirmektir. Plan sizi belli zamanlarda belli işleri bitirmeye zorlayacaktır ve bu plan doğrultusunda çalışan öğrencinin başarısı mutlaka artacaktır.
Planlı çalışabilmek için, günlük zaman cetveli hazırlamak ilk adımdır. Günlük plan sadece çalıştığınız konularda değil günlük diğer çalışmalarınızın, dinlenme, eğlenme konularınızın neler olacağını, bunlara ne kadar zaman ayıracağınızı da göstermelidir.

Belirlediğiniz bu zaman çizelgesini kullanmak kolay iş değildir, özellikle başlangıçta bu konuda kendinizi zorlamanız gerekmektedir. Kısa süreli bu sıkıntılarınızın, ileride sizi bekleyen mutlu, başarılı ve doyurucu yıllar için yatırım olduğunu düşünmek sizi çalışmaya yönlendirebilecektir. Alışkanlık oluşmaya başladığında ise belli zamanlarda belli işleri yapmadığınızda duyacağınız sıkıntı, düzenli çalışma alışkanlığının pekişmesine neden olacaktır. En önemli nokta hazırladığınız planınızı, zorunlu olmadıkça günü gününe, saati saatine hiç değişiklik yapmadan, herhangi birini atlamadan gerçekleştirebilmektir.

Çalışma Zamanını İyi Ayarlayınız
Çalışmanızı en kolay öğrendiğiniz, dikkatinizi en kolay toplayabildiğiniz saatlerde gerçekleştirmeniz gerekmektedir.
Yaygın görüşe göre yarım saatten az bir çalışma verimsizdir. Yarım saatten kısa süreler, bir kitabı karıştırmak, liste yapmak gibi işler için kullanılabilir. Verimli çalışma için en yararlı zaman dilimleri birer saatlik sürelerdir. Ancak bir yazı yazma, ödev hazırlama gibi çalışmalar için iki üç saat ayrılabilir. Çalışmanızı en kolay öğrendiğiniz, dikkatinizi en kolay toplayabildiğiniz saatlerde gerçekleştirmeniz gerekmektedir. En verimli saatler, bir çok insan için sabah saatleridir.
Zamanınızı planlarken; başkasını örnek almak yerine, kendi yetenek, ön bilgi, beceri, tutum ve ihtiyaçlarınızdan yola çıkmanız daha yararlı olacaktır.

Bir öğrenci için okul saati dışında iki saatlik dinlenme süresi uygun görülmektedir. Bu saatleri sosyal faaliyetler, sohbet, dinlendirici okuma, resim, müzik, spor ve koleksiyon çalışmalarının biri ya da birkaçı ile doldurabilirsiniz. 40-60 dakikalık etkili bir çalışmadan sonra 5-15 dakika kadar dinlenmek gerekmektedir. Kısa dinlenmelerde dikkatin dağılmaması için çalışma yerinden fazla uzaklaşmamak gerekmektedir.

Çalışma Yerinizi Belirleyiniz
Masası, sandalyesi, ısısı, ışığı ve gürültüden uzak bir odanızın bulunması başarı kazanmada önemli ölçüde rol oynar. Eğer evde özel bir çalışma odası yoksa, günlük odadan bir köşeyi çalışma yeri olarak ayırmak gerekmektedir. Ders kitapları, yardımcı kitap ve diğer araç gereçleri rahatlıkla alınabilecek bir yerde bulundurmak kolaylık sağlayacaktır.
Ders çalışırken mutlaka masa başında oturulmalıdır. Yatarak ya da ciddiyetten uzak bir ortamda ders çalışmak başarısızlığa neden olur. Eğer evde bir çalışma ortamı yok ise okul kitaplığının belli bir köşesi çalışma yeri olarak kullanılabilir.

Dikkatin Çalışma Konusu Üzerinde Yoğunlaşması
Çalışmaların verimli olabilmesi için dikkatin çalışma konuları üzerinde yoğunlaştırılması önemlidir. Bunun için:
a- Dikkatin dış uyarıcılardan mümkün olduğu kadar uzak tutulması ve bu amaçla çalışma yerinin ve ortamının iyi seçilmesi,
b- Not alınması,
c-Güçlü amaçlar seçilmesi,
d-Ele alman konunun günlük yaşamla bağlantısının kurulması gerekmektedir.
Anlama Gücünün Geliştirilmesi Öğrenmek, anlamak demektir. Anlama gücünün geliştirilmesi için konunun dikkatle okunması, öğrenilenlerin eski bilgiler ile benzerlik ve bağıntısının kurulması, örneklere dikkat edilmesi, okunulan konunun ana fikrinin ortaya çıkarılması hususları üzerinde durulması gerekir.

A. İnceleme:
Bir kitabın veya yazının incelenmesi o kitap hakkında genel bir bilgi sahibi olmak demektir. Bu da kitabın adının, yazarının, basıldığı yılın, kapağındaki tanıtıcı yazıların önsözü ile içindekilerin ve ana başlıkların genel olarak gözden geçirilmesi ile mümkün olur. Eğer kitabın devamından yararlanılmak isteniyor ise o zaman daha ayrıntılı bir inceleme yapılmalıdır.

B. Sorular oluşturma:
Her kitabı veya yazıyı bir takım sorulara cevap bulmak için okumak gerekir. Bu nedenle okumaya geçmeden önce, yapılan incelemeden de yararlanılarak söz konusu kaynaktan cevaplan bulunabilecek sorular belirlenmelidir. Bu sorular okuyucuyu daha dikkatli okumaya yöneltecektir.

C. Okuma:
Bir ders kitabını ya da düşündürücü bir eseri okurken beyin güçlerini konuya yöneltmek gerekir. Okuduğunu anlamadaki başarı iyi ve hızlı okuyabilmeye bağlıdır. Okuma sırasında niçin, nasıl, nerede, ne zaman, kim gibi sorular okuyanın kafasında merak uyandırmalıdır. Özelden genele doğru gitmede kitabın her bölümünün ve sonuçta tümünün ana düşüncesini bulmak gerekir. Ele alınan konunun veya yazının en az iki defa okunması anlamanın ön şartıdır.

İlk okumada kitap ya da yazıdaki ana ve yan düşünceleri tespit etmek gerekir. Bu sırada not çıkarma ve satırların altını çizme gibi işlemler yapılmamalıdır. İkinci okumada ise; ana ve yan düşünceler kesin olarak belirlenmeli ve satır altlan çizilmelidir.

a. İyi okumak: Bütün parça-bütün yöntemindeki çalışmaları yerine getirmek iyi okumak demektir.
b. Hızlı okumak: İyi ve etkili okuma deyince, okuduğunu anlamak ve hızlı okumak akla gelir. Ancak hızlı okumayı engelleyen faktörler vardır.
Kavrama uzaklığının ve kesintilerinin kısa oluşu; bazı kişiler bir yazıyı okurken bir veya daha çok kelimeyi kavrayabilirken bazıları tüm satırı kavrayabilmektedir. Buna kavrama uzaklığı denir.
Sık sık geriye dönüş; kavrama uzaklığı ne kadar uzak olursa geriye dönüşler o oranda çoğalır ve zaman kaybına neden olur.
Sessiz okuma alışkanlığının kazanılmış olmasıdır.

Okuma hızının geliştirilmesi için; gözlerin kusursuz olması ya da göz kusurlarının giderilmiş olması, sözcük dağarcığını zenginleştirmek, çok okumak, sözlük ve ansiklopedi gibi kaynak kitaplardan yararlanmayı alışkanlık haline getirmek, yeni, yabancı ve teknik sözcükleri not etmek ve bunları günlük konuşmalarda ve yazılarda kullanmaya çalışmak gereklidir.
Okumayı geliştirmede ön şart iyi ve sürekli okuma alışkanlığı edinmek, günde en az 15-20 dakikalık bir zamanı okumaya ayırmaktır. Okumayı daha iyiye götürmek için okuldaki Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri ile işbirliği yapılabilir.

D. Hatırlama-Özetleme:
Okuduklarını yeniden gözden geçirmeyen hatırlamaya çalışmayanlar, öğrendiklerinin yarısını kitabı bıraktıktan bir süre sonra unutmaktadırlar. Bu nedenle öğrendiklerimizi unutmamak için düzenli bir çaba göstermek zorundayız.
Gözden geçirme ve hatırlama çalışmalarınızı parça parça yürütmelisiniz. Her başlık altındaki parçayı dikkatle okuduktan sonra durunuz, okuduklarınızı hatırlamaya çalışınız. Eğer zamanınız sınırlı ise konunun ana çizgilerini belirlemekle yetinebilirsiniz.
Okuduğunuz yere bakmadan o parçayı başarı ile özetleyebilirseniz o parçayı anlamışsınız demektir.

Özetleme: Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta okunulan yazının özünü yakalamak ve bunu okunan yazıya bakmadan kendi sözcükleriniz ile oluşturacağınız cümleler ile okunaklı ve kısaca yazabilmektir.
En kolay özetleme paragraf paragraf yapılan özetlemedir. İkincisi paragraf kümelerinin özetlenmesidir. Üçüncüsü bölümlerin özetlenmesidir. En son aşama ise yazının tümünün özetlenmesidir.
Özet çıkarırken yazıdaki planı bozmamaya, yazının amacını yitirmemeye, ana düşüncesini ve onu destekleyen yardımcı düşünceleri belirtmeye ve yazıdaki anlamı korumaya çalışılmalıdır.

E. Tekrarlama:
Bu aşamada, okuyup öğrendiklerinizin doğru olup olmadığını denetlemiş ve doğru olanları pekiştirmiş olacaksınız. Doğrulama amacı ile yapacağınız ilk iş, okuduğunuz kitap ya da yazının genel yapısını incelemektir. İkinci işiniz kitap ya da yazı ile ilgili olarak oluşturduğunuz soruların tümünü cevaplayıp, cevaplayamadığınızı yoklamaktır. Cevaplanması gereken yeni sorular ortaya çıkmışsa, onları da cevaplamış olmalısınız. Üçüncü işiniz ise kitap ya da yazıyı yeniden okumak ve notlarımızdaki eksiklikleri tamamlamaktır.

Not alma:
a. Öğretmenin anlattıklarından özellikle ders kitabında bulunmayan açıklamanın,
b. Bir konferansçının anlamlı bulunan düşüncelerinin,
c. Okunan kitap ya da yazıda ilginç bulunan düşüncelerin,
d. Bir gezide ilginizi çeken özelliklerin,
e. Herhangi bir anda akla gelen ilginç görüşlerin kısa sözlerle yazılması, not alma olarak tanımlanabilir.

Yararları:
a. Konuyu kısaltarak not tuttuğunuz için ifade yeteneğiniz gelişir.
b. Öğrenilenler zamanla unutulsa bile bu konu ile ilgili notları okumakla konuyu hemen hatırlarsınız.
c. Not tutma anında dikkat devamlı olarak bir toplandığından bilgi ve fikirler kolayca zihninize yerleşir.
d. Tertip ve düzenleme yeteneklerinizi arttırır. e. Sizi sürekli olarak etkin, uyanık ve gelişmeye açık tutar.

Not almada dikkat edilecek noktalar:
Not almaya başlarken tarih koyunuz.
Not tutarken belli bir plana göre hareket edilmelidir. Plan ve taslak, notların düzenli olarak yazılmasına yardım eder. Bir konuyu bölüm ve kısımlara ayırarak not alınız.
Notlar kısa ve özlü fikirleri kapsamalıdır.
Notlar kendi ifadelerinizle yazılmalıdır.
Notları yazarken düzenli ve okunaklı bir ifade kullanılmalıdır.

20080417

Bunları Biliyormusunuz???


1. Deve kuşlarının gözleri beyinlerinden büyüktür

2. Timsahların ağızlarını açma güçleri kapama güçlerinden daha azdır

3. Karınca deliklerinin girişi her zaman kuzey"e bakar

4. En zehirli hayvanın altın kurbağa olduğunu biliyor muydunuz?

5. Bir insanın damarları arka arkaya konulduğunda dünyanın çevresini 2 defa dönenecek kadar uzunluktadır.

6. Bir çift sineğin sadece nisan-mayıs aylarında bıraktıkları yumurtaların tamamından sinek çıksa idi, dünyayı 14 metre kalınlığında bir sinek tabakası kaplar

7. Nobel barış ödüllerinin kurucusu Alfread Nobel aslında dinamit yapımcısıydı

8. Dünyanın en soğuk yeri güney kutbu olup sıcaklık -80 ve -90 civarındadır

9. Tarihte en uzun hakimiyette kalmış sülale Osmanlı sülalesidir: 623 yıl

10. 1533 yılında Rusyada hakimiyete gelmiş IV.İvan'ın kendi yerinde gözü olduğu gerekçesiyle öz oğlunu öldürmüştür.

11. Tarantulalar zehiri annesinden alır annesi de ölürmüş

12. Fransa Kralı XIV.Ludvig zamanında yapılan Versay sarayında tuvalet yoktu.

13. Noel babanın kıyafetleri onu yıllar önce coca cola’nın yarattığı için kırmızıymış

14. Kargalar ortalama 120yıl yaşarlar

15. Bir insan 1'den 1 milyara kadar 12 senede sayabildiğini biliyor muydunuz...

16. Zürafaların ses telleri yoktur.

17. Bir insanın damarlarının uzunluğunun dünyayı 200 kere dolaşabileceğini biliyor muydunuz? 18. yetişkin biri günde ortalama 25.000kez nefes alır

19. Bugün hayatınızın geri kalan günlerinin ilk günü...

20. Balıklar olan her şeyi 10 dakika sonra unuturlar

21. Bir bardak kolada yaklaşık 32 küp şeker bulunur.

22. Okyanusun en derin yerine inmek aya gitmekten daha zordur...

23. Ortalama alınırsa her yıl eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölen insan sayısından daha fazla(minare)

24. Bir gerpard saate 125km hizlan kosar

25. Jackie chan dünyadaki bütün dövüş sporlarında dünya şampiyonudur

26. Eskiden Mısırlılar beyin ameliyatından sonra kafayı dikmek için karıncaları kullanırlarmış.Karıncanın bir yerine basınca ağzı açılıyormuş bizim Mısırlılar da bunları ameliyat ettikleri adamın kafa derisiyle yüzünü birleştirmek için kullanıyorlarmış. Zekiler naparsın ....

27. Bir insanın ortalama 3 yılının tuvalette geçirdiğini?? 28. En büyük insan Koreli bir iş adamı boyu 3 .1029. Dünyanın en hızlı hayvanının cheetah olduğunu?

30. Bir maymunun kolunda 25 milyon kıl vardır

31. Eiffel Kulesi'nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.

32. Sanılanın aksine köpekler yeşil ve kırmızı rengi ayırt edebilirler, renk körlülüğüyle alakaları yoktur.

33. Biliyor musunuz bir elektrik kablosu ile bir kadının arasındaki eşitliyi???? İkisi çıplak iken tehlikelidir

34. ''Ünlü satranç ustası Kasparov saniyede 120 hamle düşünebilmektedir.'' ifadesi kesinlikle yalandır. Kasparov saniyede 2!! hamleden fazla hesaplayamadığını kendisi itiraf etmiştir

35. Filler fare gördüklerinde kaçmaktansa onu yemeyi tercih ederlermiş

36. Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.

37. Hindistan'da oyun kağıtları yuvarlaktır.

38. Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90cm. kadar uzuyor.

39. Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg.

40. Uyurken, televizyon seyrederken yaktığımızdan daha fazla kalori harcıyoruz.

41. İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir..

42. Hapşırdığımız zaman, kalbimiz de dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarımız bir an için durur...

43. Kadınlar erkeklere oranla, iki kat daha fazla göz kırpar...

44. Eğer Barby gerçekten yaşasaydı, vücut ölçüleri 97-72-82 cm olacaktı...

45. İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar, ama yetişkin olduklarında bu sayı 206'ya düşüyor.

46. Külot giymediği için, Donald Duck'in çizgi filmlerinin Finlandiya'da oynatılması yasaktır...

47. Peru'da hiç umumi tuvalet yoktur..

48. Buckingham Sarayı'nda 602 oda bulunuyor.

49. Tom Sawyer daktiloda yazılan ilk romandır.

50. Mexico City her sene 25cm. kadar batıyor...

51. Ortalama bir buzdağının ağırlığı 20 milyon ton.

52. Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.

53. Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.

54. İnsanlar beyinlerinin %10'unu kullanırlar.

55. Newton, yer çekimi kanununu fark ettiği zaman, 23 yaşındaydı.

56. Sağ elini kullanan insanlar, sol elini kullananlara göre, ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar.

57. Bir insan hayatı boyunca, ortalama iki yılını telefonda konuşarak harcıyor...

58. 18 Şubat 1979 tarihinde sahra çölüne kar yağmıştı.

59. Bir big mac hamburgerin ekmeğinde, ortalama 170 adet susam bulunuyor.

60. Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda, her tepsiden bir zeytini kaldırarak, 1987 yılında, 40 bin dolar kâr etmiştir.

61. Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu, babalar gününde ediliyor.

62. Sadece insanlar ve yunuslar zevk için cinsel ilişkide bulunurlar.

63. Galatasaray’ın Ankaragücüne attığı bir golde topa değen son 6 kişi Ankaragücü’lü futbolculardı.

64. Köpeklerin Gözleri Sadece Siyah Beyaz Görür Tıpkı Eski Türk Filmleri Gibi

65. Bir çocuğun ağzındaki mikrop sayısı köpeğin ağzındaki mikrop sayısından daha fazlaymış

66. Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir

67. Toprak solucanları dondurulduktan sonra, oda ısısında tekrar hayata döndürülebilir.

68. Brine karideslerinin yumurtaları kurutulduktan sonra dahi, tuzlu suda canlandırılabilir.

69. Bizler yani beyaz insanlar nasıl zencileri ve de Çinlileri (Japon falan da olabilir) birbirlerine çok benzetiyorsak, onlarda bizim için aynı şeyleri düşünmektedirler.

70. Zürafaların ses telleri yoktur

71. Bizler yani beyaz insanlar nasıl zencileri ve de Çinlileri (Japon falan da olabilir) birbirlerine çok benzetiyorsak, onlarda bizim için aynı şeyleri düşünmektedirler.

72. Kutup ayıları daha az enerji harcamak için(vucut ısılarını korumak için) arka ayaklarını ön ayaklarının izine basarlar.

73. İnsanlar her hapşırdığında kalbinin 0,8sn. durduğunu biliyor muydunuz?

74. Bir mayıs sineğinin ömrü sadece birkaç saattir.

75. Geçen 3500 yılın,sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır

76. Hİpopotamlar insanlardan daha hızlı koşarlar.

77. Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır

78. Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer Çin şehirlerinde büyük sellere neden olacak.Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.

79. Ev kazalarında ölenlerin ve yaralananların bir yıldaki sayısı trafik kazalarında ölenlerin sayısına eşittir.

80. Dünyada ilk defa bir Müslüman(Saadettin Teksoy) kutuplarda namaz kılmıştır. 81. Türkiye’de Mehmet adında 1milyon 229 bin kişi var

20080409

TEST ÇÖZME İPUÇLARI

Test çözmede üç unsur önemlidir.
Bilgi : Öğrenme ile kazanılır. Tekrar ile pekiştirilir. Test çözme tekniğini kullanmanın temelini teşkil eder.
Yorum: Öğrenilen ve tekrar ile pekiştirilen bilgi ile ilgili düşünce geliştirme veya bilgiye farklı açılardan bakabilme gücünü ifade eder. Test çözme tekniğinin geliştirilmesini sağlar.
Hız: Kazanılan bilgiye ve elde edilen yorum gücüne ait problemlerin zaman kısıtlaması içinde çözülmesidir. Hız, test çözerken zamanı etkin bir biçimde kullanmanıza yardım eder.

TEST ÇÖZERKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR:
Her sorunun kendine has bir mantığı vardır. Test çözerken kendi mantığınızla değil sorunun mantığına göre hareket etmelisiniz.
Soru kökünün iyi okunup anlaşılması, daha sonra cevabın düşünülmesi gerekir. Soru kökü anlaşılmadan cevabı düşünmeye çalışmak hızı düşürür. Zaman kazanmak için soruyu okumadan cevap şıklarına koşmak sizi yanıltır.

Soruda sizden ne isteniyorsa ne eksik, ne fazla isteneni düşünmelisiniz. Bazı sorular sizin için çok kolay gelir ve cevabın böyle kolay bir şık olamayacağını düşünürsünüz. Oysa bazen böyle kolay sorular sormak da bu işin tekniğinin bir parçasıdır.
Her testte bilgi düzeyinizin altında ve üstünde sorularla karşılaşırsınız. Ancak testin genelini standart bilgi birikimi ve yorum gücü ile çözülebilecek sorular oluşturur. Sorulara önyargılı yaklaşmamalısınız. "Bu soru zor yapamam” “Bu soru kolay cevap x şıkkı" gibi zaman kazanmaya yönelik aceleci davranışlar kazanmak yerine kaybettirir.

Turlu Soru Çözme Yöntemi testteki her soruyu incelemenize yardımcı olur. Cevaplandırılmayan soruları soru kitapçığında bir işaret veya simge ile simgelendirmek o soruların ikinci turda daha kolay bulunmasını sağlar.

Hatalı okuma alışkanlıkları da önemli sorunlar yaşamanıza neden olabilir. Olumsuz bir ifadeyi olumlu olarak okumak soruyu veya cevabı hatalı düşünmenize sebebiyet verebilir.
İnsan psikolojisi soru içindeki ifadeleri olumlu yönde algılamaya eğilimlidir. Bu nedenle soru formlarında altı çizili veya kalın yazı karakterli ifadeleri daha dikkatli okumalısınız.
Soru kökünün veya soru metninin uzun oluşu sizin için daha fazla ipucu anlamına gelir. Bu nedenle uzun metinli sorular daha kolay çözülebilen sorular olarak algılanmalıdır.
Paragraf tipli sorularda genellikle paragraftan önce soru kökünün okunması paragrafın ikinci kez okunması zorunluluğunu önler. Soru kökünü okuyan zihin soruyu bu zihni hazırlıkla okuma eğiliminde olur.

Cevabı konusunda tereddüt ettiğiniz soruları gelişigüzel cevaplandırmak yarar değil zarar verir.
Cevap şıklarından sorunun çözümüne gitmek de test tekniğinde önemli bir yoldur. Yüzde yüze emin olmadığınız sorularda şıkları eleyerek doğru cevaba yaklaşabilirsiniz.
Cevap şıklarını elerken eğer 2 şıkka indirgeyebilmişseniz bunlardan birisini seçmenizde hiçbir sakınca yoktur. Ancak ikiden fazla şık cevap olabilecek nitelikteyse bu soruyu cevaplandırmamanız, en azından sınavın sonlarına doğru tekrar soruya dönmek üzere boş bırakmanız daha uygun olacaktır.

Test çözerken sorunun doğru cevabını bulmak kadar önemli bir diğer olay da cevap olamayacak şıkların tespit edilmesidir. Böylece çözüm alternatiflerini daha netleştirir ve doğru şıkka ulaşabilme hızınızı daha artırırsınız.

Lise giriş sınavları hem psikolojik gerilimi yüksek olan hem de içerik zenginliği bulunan sınavlardır. Bu sınavlarda test çözümünü sekteye uğratan en önemli unsurlardan birisi de sınav kaygısı ve bu yüksek kaygı düzeyinin soruları anlamayı ve problemleri çözmeyi zorlaştırmasıdır. Test çözümü esnasında testte yer alan konu içeriklerinin dışındaki düşünme konsantrasyonu bozar. Bu nedenle hangi testi çözüyorsanız zihinsel içeriğinizin de o konunun sınırları içinde olması gerekir.

Cevap şıklarında cevaba benzeyecek bazen iki bazen üç şık bulunur. Bunlara çeldirici adı verilir. Çeldiriciler ilk bakışta cevap gibi algılanabilir ama ufak bir zihinsel egzersizle doğru cevabı bulmanız mümkündür. Bu tip sorularda cevap genellikle soru metninde saklıdır.

SORU ÇÖZERKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BÖLÜMLER NELERDİR?
Her şeyden önce yapmamız gereken soruya yaklaşırken kendi mantığımızla değil sorunun mantığıyla hareket etmemiz gerekmektedir.Çünkü her sorunun kendine has özel bir mantığı vardır.
Öncelikle sorunun okunup anlaşılması daha sonra cevabın düşünülmesi gerekir. Kesinlikle soruyu okurken cevabı düşünmeyin. Her iki durumun birbirinden ayrılması gerekmektedir.
Soru içinde geçen ipuçlarından yararlanmayı bilin. Bunlar; altı çizili, koyu puntoyla yazılmış, "tırnak içinde," değildir, olamaz, her zaman, hiç bir zaman, bütün, zaman zaman, yoktur, vardır, birbirinden farklı, birbirine benzer, eşdeğer, birden fazla, ayrı ayrı, iç içe, yan yana , ikisi bir arada, ana düşünce , yan düşünce, benzer düşünce , asla, genellikle, çoğu, vb. ipuçlarıdır.
Soru hakkında fazla bilgiye sahip değilseniz şıklardan yararlanın. Şıkları tek tek değerlendirerek elemeye çalışın. İçlerinden doğru cevabı kestirmeye çalışın. Eğer çok çelişkide kalıyorsanız boş bırakmanız daha iyidir. Çünkü her yanlış cevap hem kendini hem de doğru cevaplarınızı götürmektedir.Bu da netlerinizin düşmesine neden olmaktadır. Unutmayın ki her soru, her net önemlidir. Bir net sizi en az 20 000 kişinin üstüne de çıkarabilir altına da düşürebilir.
Soruları okurken hızınız kesecek olan dudak kıpırdatarak okumaktan uzak durun. Çünkü bu durum hızınızı kesecektir.

Ve her okuduğunuz kelimenin altını çizmeyin. Yapmanız gereken gözle okuma alışkanlığı kazanmanız ve okuma hızınızı arttırmanızdır.
Soruları okurken mutlaka kılavuz olarak kurşun kalem kullanın ve önemli ipuçlarının altını çiziniz.
Öncelikle soru cümlesini okuyarak ne istiyorsa altını çizin ve aklınızdan geçirin. Sonra metin kısmını okuyarak soruda sizden istenen kelimelerin altını çizin. Daha sonra şıkları elemeye başlayın.
Uzun paragraf sorularını cevaplandırırken soru cümlesini okuduktan sonra paragraftan bir cümle okuyarak şıkları eleme yöntemini kullanın ve bunu paragraf bitene kadar devam ettirin.

TEST ÇÖZERKEN KODLAMA
Test çözümünde kodlama da önemli bir yer işgal eder. Soruyu kitapçık üzerinde çözmüş olmak o soruyla olan işinizin bittiği anlamına gelmez. Soruyu doğru çözmek kadar optik forma doğru kodlamak da önemlidir.

Kodlama her sorudan sonra yapılmalıdır. Bu asla bir zaman kaybı değildir. Çünkü Kodlama için geçen süre bir ölçüde dinlenme sürenizdir. Bu zaman dilimi içinde bir soru ile olan zihinsel bağınızın koparır, bir başka soruya geçmek için zamanın geldiğini düşünürsünüz. Bu bilinç dışı bir faaliyettir. Ayrıca sınavın ilerleyen diliminde boş bir cevap kağıdı görmek yerine dolu bir cevap kağıdı görmek kendinize olan güveni sağlamanıza yardım eder.

Zaman kazanacağım diye kodlamayı sona bırakmak sınav sonrası yorgunluk ve dikkat dağılmasının fazlalığı sebebiyle hatalı veya eksik kodlama riskini artırır, kaydırma yapmanıza yol açar. Her yıl %0,5 adayın kaydırma hataları nedeniyle mağdur olduğunu unutmayınız.

TEST ÇÖZERKEN ZAMANLAMA
Testi iyi çözmek için sadece doğruları bilmek yeterli değildir. Verilen zaman dilimi içinde bu doğruları bulmanız gerekir. Bu nedenle her bir soruya ne kadar zaman harcamanız gerektiği baştan planlanmalıdır.
Çok sorulu testlerde "Turlu Soru Çözme Yöntemi" bilinen soruların çözümünü hızlandırır. Bilinmeyen sorularla zaman kaybını önler. Aynı zamanda zorluk derecesi biraz yüksek olan sorulara bakmayı ve bu sorular için daha fazla zaman kullanımını sağlar.
Zaman kazanmak için soru metni ve kökünü okumadan cevap şıklarına koşmak sizi yanılgılara düşürebilir.

Soruları okurken hızınızı kesecek davranışlar olabilir. Örneğin sesli okuma alışkanlığı, dudak kıpırdatarak okumaya çalışmak, okunan her ifadenin altını çizmek gibi. Hızlı okuma tekniklerini kullanmalı ve sınav öncesi okuma egzersizleri ile okuma hızınızı artırmalısınız.
Sınavda zaman kullanımını en fazla zora sokan bildiklerimiz ve bilmediklerimiz değil, biraz bildiğimiz ya da tereddüt ettiğimiz sorulardır. Bu nedenle soru ile inatlaşmak "bu soruyu çözmezsem ölürüm" mantığı bu testin sonunda hüsrana uğrama riskini artırır.

HIZLI OKUMA
Sınavda hızlı okumak öğrenciye hem zaman hem de daha az yorularak daha fazla soru yapma şansı verir. Okuma hızınızı arttırmak için şu tekniklere dikkat edilecek hususlar;
Göz mesafesi okunacak materyalle göz arası en az 30 cm olmalıdır.
Gözle okuyarak, dudaklar kıpırdatılmamalıdır.

Sorular okunurken başka bir şey düşünülmemeli, o tür düşünceleri düşünmek için kendinize başka bir zaman ayırın ve o zamanda düşüneceğiniz yönünde kendinize telkinde bulunun.
Çok parlak ve yetersiz ışıkta okuma yapılmamalıdır. Işığın geliş yönü sol arkadan olmalıdır.
Kafa hep aynı seviyede tutulmalıdır. İleri geri sallanılmamalıdır.Dik oturulmalıdır. Sağa -sola veya öne fazla eğilmemelidir. Bu durumlar gözün çok çabuk yorulmasına ve satırlar arasında kaymalara neden olabilir.

Okurken mutlaka kılavuz olarak kalem kullanılmalıdır ama okunan her kelimenin altı çizilmemelidir. Çok önemli kelimelerin ve ipuçlarının altı çizilmelidir.
Okuma yapılırken gözler zaman zaman dinlendirilmelidir. Şöyle ki; Okuma yaparken gözlerinizi ara sıra kaldırıp uzak cisimlere bakmalıyız.

Gözler ara sıra açılıp kapatılmalıdır. Bu göz kaslarının dinlenmesini ve baş ağrısını önleyecektir.
Okuma sırasında belirli zamanlarda kısa süreli aralar vermek gerekir. Bu arada kan dolaşımını hızlandıracak teknikler (elleri sallamak, boynu hareket ettirmek vb.) kullanılmalıdır.
Okuma amacınızın olması okuma hızınızı arttıracaktır. Ne okuduğunuzu, niçin okuduğunuzu, ne bulmak istediğinizi bilerek okumak.

Okunacak malzeme hakkında daha önce bildiklerimizi aklımızdan geçirmemiz faydalıdır.
Okuma mekanındaki ısı sıcaklığı ne çok soğuk ne de çok sıcak olmalıdır.
Kelimeleri tek tek okuma yerine gruplandırarak okumalıyız.
Hızlı okuma hem anlamayı kolaylaştırır hem de daha az yorulmamıza neden olur. Bir diğer faydası da dikkatimizi daha çok toplamamıza yarar.

20080403

Nasıl Bir İş İstiyorum


Gelin önce hayal kuralım. Çünkü sonra hayallerinizi gerçekçi amaçlara dönüştürmeye başlayacağız. Gözleriniz kapatın ve kendinizi ilerde olabilecek tipik bir iş gününüzde hayal edin.
Sabah uyandınız ve ne giyeceğinize karar veriyorsunuz.

Neler giyiyorsunuz, takım elbise, spor, ...

İşe başlarken kendinizi nasıl hissediyorsunuz (Yorgun, isteksiz - heyecanlı, huzurlu)? İşe nasıl gidiyorsunuz? Şimdi iş yerindesiniz. Bir saniye durun ve iş yerinizi resmedin. Nerede, nasıl bir yer? Nasıl insanlar var çevrenizde? Neler yapıyorlar? Siz ne yapıyorsunuz? …".


Haklısınız, "nasıl bir iş istiyorum" sorusunun cevabını çok kolay, hemen verebilmek (bir kerede, tek bir zamanda) kolay bir iş değil. Çünkü bu sorunun cevabı bir süreç içinde kendini belli edecektir. Bu süreç çocuklukta kurduğumuz hayaller ile başlar ve 25-30 yaşlarında belirginleşen gerçekçi sonuçlara ulaşmaya başlar. Bir kişinin günde ortalama 8 saat çalıştığını düşünürsek; iş hayatımız yaşam tarzımızın belirleyicilerinden biri olmaktadır.

Bu nedenle fiziksel, duygusal, zihinsel sağlığımızda yine yaptığımız işten ne kadar hoşlandığımızla bağlantılı korunacaktır. Bu kadar önemli olmasına rağmen, birçoğumuz iş seçimini olayların akışına, şansa bırakır ya da düşünmeyi erteleriz. Böyle bir tercih yapma fırsatınızın olmadığını üniversite sınavının tek belirleyici olduğunu ya da ileri de ancak torpil bulursanız istediğiniz işe sahip olabileceğinizi düşünebilirsiniz.
Belki üniversitede geldiğiniz bölümü, lisede okuduğunuz alanı (matematik-sosyal-fen) isteyerek ya da istemeyerek (aile isteği, puanlama hatası, herkes seçiyor diye) kazandınız. İşinizi de böyle seçmek ister misiniz? Belki sorumluluğu kendi üstünüze almanız ve bunun sonuçlarına katlanmanız daha kolay olacaktır.
Öğrenciler ile yapılan çalışmalar, öğrencilerin iş seçimi ile ilgili bilgi eksikliği, çatışma, seçim kaygısı yaşadıklarını, olumsuz yaklaşımlarının olduğunu, yetersizlik duygusuna kapıldıklarını ve kaderci bir tutum içinde olduklarını göstermektedir. "Daha ne iş yapmak istediğimi bile bilmiyorum- Gerçekten yapmak istediğim işi yapamayacağım-Bu alanda başarılı olamayacağım-şimdi artık istediğin işi bulmak çok zor, torpil lazım.."gibi düşünceler sizi olumsuz etkileyip harekete geçmenizi engelleyecektir.
Olumlu-gerçekçi düşüncelerle başlamak sonucu olumlu etkileyecektir. "Sevdiğim ve becerilerimi kullanacağım bir iş seçeceğim", "İstediğim işe sahip olmak için bir plan yapıp bu yönde kendimi geliştirebilirim" gibi.
Meslek seçimi konusunda önemli çalışmalar yapan Holland, "meslek seçimi, kişiliğin bir ifadesidir" der ve meslek seçiminde kişi ve işin özelliklerinin uyumunun önemini vurgular. Ginzberg ve Super'de iş seçiminin tek bir davranış değil, bir süreç olduğunu söylemektedirler. Bu süreç ilk önce hayaller ile (büyüyünce polis olacağım) çocuklukta başlar ve gelişir, demektedirler. Bir kişinin evet artık bu işi yapacağım demesi, sabit bir iş pozisyonunun kazanılmasının ortalama 30-35 yaşlarında gerçekleştiğini kabul ederler. Krumbotz ise iş seçimi sosyal öğrenmedir, demektedir. Derslerden alınan notlar, alandaki iş imkanları, ailenin tutumu gibi faktörlerin devreye girdiğini belirtmektedir.